Tunus’ta 13 Şubat’tan bu yana birçok siyasi, gazeteci ve STK temsilcisinin “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” suçlamasıyla gözaltına alınması tartışmalara yol açtı.
Tunus’ta 13 Şubat’tan bu yana birçok siyasi, gazeteci ve STK temsilcisinin “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” suçlamasıyla gözaltına alınması tartışmalara yol açtı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 18 Şubat’ta yaptığı açıklamada, “Gözaltına alınan zanlıların sorguları sırasında devletin güvenliğine karşı komplo kuranların ve ekonomik krizi körüklemek için yüksek meblağlı fonlar üzerinden yapılan spekülasyonların kaynağına ilişkin ilerleme kat edildi.” ifadeleri ile gözaltıların sebebini açıkladı.
Gözaltılara ilişkin açıklamaların yetersizliği, Tunus kamuoyunda kimin hangi suçlama ile gözaltına alındığına dair farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Cumhurbaşkanı Said’e yakınlığı ile bilinen siyasi oluşumlar, gözaltıların arkasında “iktidara karşı darbe” girişimi olduğunu belirtirken, muhalifler “iktidarın yönetimde yetersiz kaldığı ve muhalefete baskı yapmak” için gözaltı operasyonlarını başlattığı görüşünde birleşiyor.
Siyasilere yönelik gözaltılara tepki
Ülkede 13 Şubat’ta başlayan gözaltılara ilk tepki, muhalefet partilerinden ve STK’lardan geldi.
Muhalefetin çatı oluşumu Ulusal Kurtuluş Cephesi tarafından 14 Şubat’ta yapılan açıklamada, siyasilere ve gazetecilere yönelik gözaltıları Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle kınadı.
Açıklamada, “25 Temmuz 2021 darbesine karşı çıkanların sesini kısmak için iktidar tarafından başlatılan gözaltı kampanyasını kınıyoruz. Gözaltı kampanyası, iktidarın başarısızlıklarını perdelemeyi hedeflemektedir. Yurt içinde ve yurt dışında devlete karşı komplo içerisinde oldukları gerekçesiyle yapılan gözaltılar Anayasa’ya aykırıdır.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, gözaltıların ülkedeki krizi daha da derinleştireceği ve gözaltına alınanların hemen serbest bırakılması çağrısı yapıldı.
Nahda Hareketi’nden yapılan açıklamada ise, “Muhalifleri korkutmaya ve onları kamuoyunda hedef göstermeye yönelik bu çaba Tunus Anayasası’na aykırıdır. Parti olarak tüm gözaltına alınanlar ile dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz.” ifadeleriyle gözaltılara tepki gösterildi.
Öte yandan Uluslararası Af Örgütü, 23 Şubat’ta yaptığı açıklamada, askeri mahkemelerde sivillerin yargılanmasının durdurulması çağrısı yaptı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise, “Tunus’ta yaşanan son gözaltı dalgası ile ilgili endişeliyiz. Tunuslu yetkililerin hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesini sağlamaya davet ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.
“Gözaltıların sebebi iktidara karşı darbe planı”
Cumhurbaşkanı Kays Said’e yakınlığı ile ön plana çıkan 25 Temmuz Hareketi lideri Ahmed er-Rakuki, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, gözaltıların iktidara karşı “darbe planı” içerisinde olanlara yönelik yürütüldüğünü söyledi.
Gözaltına alınana isimlerin, “devlet güvenliğine karşı komplo içerisinde olduklarını” savunan Rakuki, “Son gözaltılar, iktidara ulaşmak için darbe planı yapanların kanıtlarıyla ortaya çıkmasının ardından başlatılan bir süreç. Ülkedeki iktidarı devirmek için kurulmuş para ve medya gücü olan bir örgütlenme söz konusu.” ifadelerini kullandı.
Ön soruşturmalarda toplanan kanıtların ve delillerin gözaltına alınanların tutuklu yargılanmasına neden olduğunu belirten Rakuki, “Yargı, gözaltına alınanlardan bazılarının tutuklanması bize iktidara karşı bir darbe planının somut olarak ortaya çıkarıldığını gösteriyor. Muhalefetin iddia ettiği gibi eğer Cumhurbaşkanı Said, siyasi rakiplerini tasfiye etmek isteseydi bunu 25 Temmuz 2021’de aldığı olağanüstü dönemde yapardı.” dedi.
Yargının bağımsız olduğunu ileri süren Rakuki, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Yargıya güvenimiz tam, suça karışanlar cezalarını çekecek, masum olanlar ise serbest kalacak. Mevcut muhalefet son on yılda iktidardaydı, bu yüzden yaptıkları hatalar yüzünden yargılanmaları normal. Bir avukat olarak bağımsız yargının adil yargılama sürecine saygılı olalım ve prosedürlere uyalım.”
“Said, tüm rakiplerinden kurtulmanın yolunu açıyor”
Tunus Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murad Yakubi, gözaltıları 25 Temmuz 2021 (Cumhurbaşkanı Said’in meclisi feshetmesinin önünü açan kararların alındığı tarih) kararlarının doruk noktası olarak değerlendirdi.
Yaşanan gözaltıları bir nevi “Said’in muhalefet ile hesaplaşması” olduğunu kaydeden Yakubi, “Muhalefetin iktidardayken yaşadığı başarısızlıklar ihanet olarak değerlendiriliyor. Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanı Said’in kararlarına uyumlu bir şekilde hareket ediyor. Bu şekilde Said, tüm rakiplerinden kurtulmanın yolunu açıyor. Bunun temelini parlamentoyu feshederek atmıştı.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Said’in izlediği politikanın ülkeyi sıkıntıdan kurtaramayacağını ileri süren Yakubi, şöyle devam etti:
“Ülke, sonu olmayan bir tünelin eşiğinde. Siyasi eylemlerin sonucunda asılsız suçlamalarla bu anlamsız gözaltı furyasının devam edeceğini düşünüyorum. Said, ülkenin ekonomik zorluklardan geçtiği bu dönemde durumun daha da kötüleşmesine ve tamamen çözümsüz hale gelmesine neden oluyor. Muhalefetin tamamını hapse atsanız dahi bu Tunus’un sorunlarını çözmez, aksine durumu daha da kötüleştirir.”
Yakubi, suçsuz olanların bu süreçte mağdur edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Tunus’ta birçok siyasi, gazeteci ve STK temsilcisi gözaltına alındı
Tunus’taki “gözaltı dalgası” 13 Şubat’ta “devlet güvenliğine karşı komplo kurmak” suçlamasıyla Nahda Hareketi’nin eski yöneticilerinden Abdulhamid el-Celasi, İş ve Özgürlükler için Demokratik Blok Partisi yöneticilerinden Hiyam et-Turki ve iş adamı Kemal Latif’in gözaltına alınmasıyla başladı.
Nahda Hareketi, 14 Şubat’ta Nahda Genel Başkan Yardımcısı ve eski Milletvekili Nureddin el-Bahiri ile Mozaik FM Genel Yayın Yönetmeni Nureddin Butar’ın gözaltına alındığını duyurdu.
Gözaltı sürelerinin tamamlanmasının ardından Bahiri ve Butar’ın tutuklu yargılanmalarına karar verildi.
Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi’nin 16 Şubat’ta gözaltına alınan eski Ofis Müdürü Fethi Kemmun’un ise 24 Şubat’ta “kara para aklama” suçlamasıyla tutuklu yargılanmasına karar verildiği duyuruldu.
Son olarak 22 Şubat’ta Cumhuriyet Partisi Genel Sekreteri İsam eş-Şabi, 24 Şubat’ta Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin üyelerinden Anayasa Profesörü Cevher bin Mübarek ile siyasi aktivist Şeyma İssa ve 25 Şubat’ta eski Demokratik Akım Partisi Genel Sekreteri Gazi eş-Şevaşi gözaltına alınmıştı.Kaynak: AA