Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, siyasette yaşanan şiddet olaylarına dikkat çekerek, siyasetin dili yumuşak bir dildir, şiddetin dili terörün dilidir. Arınç, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vefa borçları olduğunu da söyledi.
ESKİ TBMM Başkanı Bülent Arınç, “Siyasetin dili yumuşak bir dildir. Şefkattir. Herkesi kucaklamak, herkesten oy istemektir. Şiddetin dili, terörün dilidir. Hiçbir zaman şiddetin diline gitmemeliyiz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz. Herkese, her düşünceye ve ifade edilmesine saygımız var. Bunu taşla, sopayla önlemeye kalkışmak ya da bu konuda şiddet uygulamak bizim işimiz değil, başkalarının da işi olmasın” dedi.Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, seçim çalışmaları kapsamında AK Parti Manisa İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya AK Parti Manisa Milletvekili Tamer Akkal da katıldı. Son günlerde siyasette yaşanan şiddet olaylarına dikkat çeken Arınç, “Sayın Cumhurbaşkanımızın birkaç gün önce sosyal medya hesabından yaptığı açıklama çok önemlidir. ‘Tatlı bir rekabet içerisinde seçimlere gidiyoruz’ dedi. Tatlı bir rekabet, kavga yok, şiddet yok demektir. İnşallah başta biz olmak üzere tüm partiler de buna uymuş olur. Siyasetin dili yumuşak bir dildir. Şefkattir. Herkesi kucaklamak, herkesten oy istemektir. Şiddetin dili, terörün dilidir. Hiçbir zaman şiddetin diline gitmemeliyiz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz. Herkese, her düşünceye ve ifade edilmesine saygımız var. Bunu taşla, sopayla önlemeye kalkışmak ya da bu konuda şiddet uygulamak bizim işimiz değil, başkalarının da işi olmasın. Siyasetçilerde şiddet dilinin hakim olması toplumu her bakımda kötü etkiler. Bu sokağa da taşıyor. Cinayete varıncaya kadar insanlar arasında da şiddet olayları görülebiliyor. İnsan dövmekten taş atmaya kadar bunların hepsi çok çirkin ve aslında suç olan hareketlerdir. Bunu kim yaparsa kendine yapar ve yapmak istediği şeyin tam tersi bir sonuç alır. Şiddet dili uygulanan insanlar mağdur olur. Milletimiz de mağduru sever. Kendimizde de yıllardır bunu gördük” ifadelerini kullandı.
“HDP bu seçimlere ‘HDP’ diye katılmıyor. Yeşil Sol Parti içerisinde katılıyor. HDP tabanının Yeşil Sol’da temsilinin çok az olabileceğini düşünüyorum. Çünkü HDP’nin muhafazakar Kürt seçmeni ‘Yeşiller’ ile beraber olur ama ‘Sol’ ile beraber olmaz. 9-10 senelik parti. Bugüne kadar haklarında bir şey konuşulmazken, Cumhur İttifakı’na dahil olunca ‘Vay Hizbullahçılar, vay katiller’ diyen insanlar doğru şeyler yapmıyorlar. Yalan konuşuyorlar, iftira atıyorlar. Kobani olaylarında Yasin Börü gibi genç bir kardeşimizin ve onun arkadaşlarının PKK tarafından şehit edildiğini gördük. O olaylar sebebiyle yargılananlar, ağır cezalar alanlar oldu. PKK’nın katlettiği bu insanların hepsi HÜDA PAR’a gönül vermiş insanlardır. Yani PKK’nın en büyük düşmanı HÜDA PARlılardır. Cumhurbaşkanımız, ‘Bunlarla görüşün, ortalık karışmasın’ dedi. Biz Kobani konusunda da her şeyi yapıyoruz. Bu kardeşlerimizin de sorumlularını bulacağız. Hesaba çekeceğiz. Bunların hepsini ziyaret ettim. İnanın buna karşılık verecek güçleri vardı. ‘Biz de şiddetten yana değiliz. Acımızı unutmayacağız ve hiçbir zaman bunlara karşılık vermeyeceğiz. Bunların hesabını hukuk önünde soracağız’ dediler. Şimdi o günün mağdurlarını Hizbullahçılarla eş tutmak vicdansızlıktır, bu doğru değildir. Hizbullah’ın bütün Orta Doğu’da siyasi bir parti olarak Lübnan’da, İran’da, Irak’ta karşılıkları var. Ama HÜDA PAR, Hür Dava Partisi’dir ve bildiğim kadarıyla Hizbullah’ın siyasi bir kolu değildir.”
Kaynak: DHA