‘BİZ DAHA ADİL BİR DÜNYANIN MÜMKÜN OLDUĞUNA YÜREKTEN İNANIYORUZ’Erdoğan, Kuzey Afrika ve Afrika’daki Türkiye dostlarıyla insani ilişkileri ortak çıkarlar temelinde derinleştirmelerinden rahatsız olanların var olduğunu belirterek, “Bunları da iyi biliyoruz.
‘BİZ DAHA ADİL BİR DÜNYANIN MÜMKÜN OLDUĞUNA YÜREKTEN İNANIYORUZ’
Erdoğan, Kuzey Afrika ve Afrika’daki Türkiye dostlarıyla insani ilişkileri ortak çıkarlar temelinde derinleştirmelerinden rahatsız olanların var olduğunu belirterek, “Bunları da iyi biliyoruz. Buna rağmen medeniyetimizin ve kültürümüzün bize gösterdiği istikamette tüm Afrika coğrafyasındaki çalışmalarımıza devam edeceğiz. Rusya-Ukrayna savaşının bitmesi, krizden her 2 ülkenin de en az zararla çıkması için samimi gayret gösteren neredeyse tek devlet Türkiye’dir. Karadeniz girişiminden esir takasına kadar pek çok konudaki somut başarılarımızla bu samimi yaklaşımımızı ispatladığımıza inanıyorum. Önümüzdeki dönemde hem tahıl koridorunun tüm tarafların beklentilerini karşılayacak adil şartlarda yeniden açılması, hem de barış umutlarının filizlenmesi için daha çok çaba harcayacağız. Çünkü biz daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna yürekten inanıyoruz” dedi.’PARİS İKLİM ANLAŞMASINA EN ÖNEMLİ KATKI VEREN ÜLKELER ARASINDAYIZ’
Erdoğan, Türkiye’nin Ağustos ayını dünyanın pek çok bölgesini etkileyen ve iklim değişikliği ile ilişkili hale getiren yüksek hava sıcaklıklarıyla geçirdiğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Bazı şehirlerimizde 50 dereceyi bulan sıcaklıkların ölçülmesi meselenin vahametini ortaya koyması bakımından önemlidir. İklim değişikliği suretiyle sadece uzmanların tartıştığı bir mesele olmaktan çıkmış artık günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Ülkemizin iklim değişikliğinin sebebi olarak gösterilen insan ürünü sorunlarda neredeyse hiçbir payı yoktur. Buna rağmen iklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde atılan uluslararası adımların tamamında yer aldık, taraf olduk. Yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getirdik, getiriyoruz. Paris İklim Anlaşması’na 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerimizle en önemli katkı veren ülkeler arasındayız. Sıfır atıktan yenilenebilir enerji projelerine, millet bahçelerinden orman varlığımızı artırmaya, atık su arıtmadan hava kalitesi ölçümüne kadar pek çok uygulamayla, daha temiz ve daha yeşil Türkiye için çalışıyoruz. Yenilenebilir kurulu güç bakımından Avrupa 5’incisi, dünya 12’ncisiyiz. Buna rağmen küresel gelişmelerin olumsuz etkilerinden kendimizi izole edemediğimiz bir gerçektir. İklim değişikliğinden savaşlara kadar pek çok faktör gıda arz güvenliğini tüm toplumlar için bir milli güvenlik meselesi haline dönüştürmüştür”
‘YÜKSEK HAVA SICAKLIKLARININ ETKİLERİ ÜLKEMİZDE PEK ÇOK ALANDA HİSSEDİLİYOR’
Erdoğan, konuşmasının devamında, “Topraklarının önemli bir kısmı Akdeniz havzasında yer alan ülkemiz için 2100 yılına kadar yapılan projeksiyonların ortalama için sıcaklıkların yükseleceğine, sıcak hava dalgalarının yaygınlaşacağına, orman yangını risklerinin artacağına, yağışların düşeceğine, dengesiz yağışlar sebebiyle taşkınların çoğalacağına, velhasıl bugüne kadar alışık olmadığımız pek çok sorunla karşı karşıya kalacağımıza işaret etmektedir. Nitekim ilkbahardan yaza girerken yaşanan yoğun yağışların ardından gelen yüksek hava sıcaklıklarının etkileri ülkemizde tarımdan enerjiye pek çok alanda hissediliyor. Dünyamızın ve insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren bu hayati konuda hem kendi yükümlülüklerimizi yerine getirerek hem küresel düzeyde insiyatif üstlenerek çalışmalarımıza devam edeceğiz. Önümüzdeki ay katılacağımız G-20 zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bu hususları muhataplarımız ile paylaşarak kendi vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa karşı görevlerimizi yapacağız. Diğer yandan dünya ortalamalarına göre ciddi su stresi çeken bir ülke olarak elimizdeki kaynakları çok iyi kullanmak mecburiyetindeyiz. Son 21 yılda yaptığımız 479 milyar liralık yatırımla inşa ettiğimiz barajlar ve sulama tesisleri sayesinde ülkemizin kullanılabilir su kaynaklarının önemli bir kısmını en verimli şekilde değerlendirme imkanına kavuştuk.
‘BİREYSEL TÜKETİM VE SANAYİDE KULLANILAN SU MİKTARINI AZALTMAMIZ ŞARTTIR’
Erdoğan, göreve geldiklerinden beri Anadolu’nun pek çok yerinde birçok baraj yaptıklarına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Hükümetlerimiz döneminde inşa ettiğimiz 9 bin 585 tesis sayesinde baraj ve göletlerimizin depolama hacmini 50 milyar metreküpten 183 milyar metreküpe çıkardık. Sulanan alanları 21,7 milyon dekardan 70 milyon dekara yükselterek çiftçilerimizin gelirlerinde önemli artışı sağladık. Tüm bunları da çevreci maskesi ile ülkemizin kazanımlarına saldıran marjinallerin engelleme girişimlerine rağmen başardık. Bugün geriye dönüp baktığımızda yaptığımız barajların inşaatlarını durdurmak için yürütülen kampanyaların gerisindeki sinsi niyetleri daha iyi anlıyoruz. Ancak artık tarımsal üretimde verimi yükseltmek için daha fazlasını yapmamız gereken bir döneme girdiğimiz açıktır. Kuraklıkla mücadele stratejisi ve eylem planımızı bu yıl yenileyerek yol haritamızı oluşturduk. Çiftçilerimizin de doğal afetlere karşı tarım sigortasını ve gelir koruma sigortasını ihmal etmeyerek, yürüttüğümüz çalışmalara destek olmalarını bekliyoruz. Bir yandan tarımsal üretimi çeşitlendirme ve hasılayı artırmaya çalışırken diğer yandan su tüketiminde verimliliği en üst seviyeye çıkartacak tedbirler alıyoruz. Topraksız tarım, dikey tarım gibi uygulamalarla jeotermal ısıtmalı tarım ihtisas organize sanayileriyle, damla ve basınçlı sulama sistemleri ile bu doğrultuda yeni adımlar atıyoruz. Denize dökülen su kaynaklarımızı ekolojik dengeyi de gözeterek su potansiyeli yetersiz iç bölgelere aktarmaya yönelik projelerimiz sürüyor. Tarımsal sulama yanında bireysel tüketimi ve sanayide kullanılan su miktarını da azaltmamız şarttır. Bunun için kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm insanlığı su tüketiminde tasarruflu davranmaya davet ediyorum.”
Kan ULU/ANKARA,
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.