Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 10 yıl boyunca yürüttüğü görev dönemindeki anıları ve gelişmeleri ele alan kitabında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmelerine de geniş yer verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte geleneksel bardaklarla çay içip, mısır yedikleri bir anıyı da paylaşan Stoltenberg, “8-10 kişi kadardık; herkes neşeyle mısırlarını yedi” dedi.
Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in, Ekim 2014 – Ekim 2024 döneminde sürdürdüğü görevine ilişkin “Benim Dönemimde: Savaş Zamanında NATO’ya Liderlik (On My Watch/Leading NATO in a Time Of War)” adlı kitabında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili değerlendirmeleri ve anıları dikkati çekti.
2015’te Rus uçağının düşürülmesi hadisesine değinen Stoltenberg, “NATO’nun askeri makamları, uçağın gerçekten Türk hava sahasına girdiğini teyit etmişti ve olaya ilişkin tepkimizi kamuoyuna duyurmamız gerekiyordu.” ifadesini kullandı. Eski NATO Genel Sekteri, “Göreve başlamamın üzerinden sadece bir yıl geçmişti ve artık işin ne kadar büyük bir kısmının siyasi bir denge oyunu olduğunu keşfediyordum.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’ye resmi ziyarette bulunmak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmek için 2019’da İstanbul’a geldiğini anlatan Stotlenberg, İstanbul’u “Doğu ile Batı arasında, ruhani ve dünyevi arasında, Hristiyanlık ve İslam arasında tarihi bir kavşak niteliğinde her zaman kültürel ve ticari alışverişin yanı sıra savaşların ve çatışmaların olduğu bir yer” olarak niteledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Boğaz’ın Anadolu yakasını seyrettiklerini aktararak hizmete açılan Çamlıca Camisi’ne değinen Stoltenberg, caminin Erdoğan için “İslam’ın önemini simgelediğini” yazdı.
Erdoğan ile tanışıklığının eskiye dayandığını ve kendisinin Norveç Başbakanı olduğu dönemde görüştüklerini hatırlatan Stoltenberg, 2012’de Ankara’ya yaptığı resmi bir ziyarette eşiyle birlikte Erdoğan’ın evinde ağırlandıklarını ve çay eşliğinde “hoş bir öğleden sonra” geçirdiklerini belirtti.
Stoltenberg, “Erdoğan, konulara derinlemesine hakim olan kararlı ve bilgili bir adam. Onunla iletişim kurmak kolay.” vurgusunu yaparak, Türkiye’nin “NATO için her zaman önemli bir ülke olduğunu ve DEAŞ’la mücadelede kilit rol oynadığını” yazdı.
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019’daki Barış Pınarı Harekatı öncesinde Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturma hedefine dair anılarını şöyle anlattı: “Her defasında yüz yüze ya da telefonda yapılan görüşmelerde, Erdoğan aynı fikre dönüyordu: Suriye’de bir güvenlik bölgesi oluşturmak. Türkiye’yi farklı silahlı gruplardan koruyacak bir tampon bölge. NATO’nun ve ABD’nin desteğiyle kurulacak bir askeri bölge. Ancak ben ona sürekli olarak, İttifak’ın (NATO’nun) hiçbir zaman Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik bir ihlali onaylamayacağını hatırlatmak zorundaydım.”
Erdoğan’ın bu nedenle tek başına hareket etmeye karar verdiğini belirten Stoltenberg, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’a, Suriye’nin kuzeyinde büyük bir askeri operasyon başlatma kararını bildirdiğini, bunun üzerine ABD’nin birliklerini bu bölgeden çekeceğini duyurduğunu aktardı.
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya ilişkin söyleminin kesin olduğunu şu sözlerde aktardı: “Türk operasyonu, zorunluydu. YPG, bir terör örgütüdür. Siz de bunu daha önce kabul etmiştiniz. Neden fikrinizi değiştirdiniz? Onlara DEAŞ’la savaşmak için ihtiyaç duyuyorsunuz ama bu onları daha az terörist yapmıyor.”
Stoltenberg, “Erdoğan ‘siz’ derken, Batı’yı genel olarak kastediyordu. Ona göre, Batı, yine aynı korkunç hataları yapıyordu.” ifadelerini kullandı.
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de gerçekleşen farklı terör saldırılarından ve hayatını kaybedenlerden uzunca bahsettiğini kaydederek, “Bütün bu sayıları kendim teyit edemezdim ancak birkaç saat önceki basın toplantısında da dahil olmak üzere daha önce benim de birçok defa altını çizdiğim gibi, Türkiye’nin NATO ülkeleri arasında en çok terörden etkilenenlerden biri olduğu inkar edilemezdi.” ifadesini kullandı.
ABD ve birçok ortaklarının, uzun bir süre terör örgütleri PKK ve PKK/YPG’yi aynı örgütün farklı kolları olarak gördüğünü belirten Stoltenberg, “ABD ve NATO’nun başka ülkeleri için, terör devletini ortadan kaldırmak için YPG’lileri silahlandırmaya başladıktan sonra onların terörist olduğunu savunmak artık mümkün değildi.” değerlendirmesinde bulundu.
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte geleneksel bardaklarla çay içtikleri bir anıyı da paylaşarak, şunları kaydetti: “Şaşırmış bir ifade takınmış olmalıyım çünkü Erdoğan sorusunu tekrarladı: ‘Mısır’ı sever misiniz? Tam da mısır sezonundayız.’ dedi. ‘Mısırı severim.’ dedim. ‘O halde mısır yiyeceğiz.’ dedi Erdoğan, kapının yanındaki bir görevliye işaret ederek. Birkaç dakika sonra, önümüze altın sarısı mısır koçanlarıyla dolu büyük bir tepsi getirildi ve onları avuçladık. 8-10 kişi kadardık; herkes neşeyle mısırlarını yedi. Ayrıca kavrulmuş kestaneler de ikram edilmişti.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin Suriye’de bulunmak için yasal bir dayanağı olabiliyorsa, Türkiye’nin neden olamayacağını sorduğundan bahseden Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, terör saldırıları nedeniyle binlerce Türk vatandaşının hayatını kaybettiğini dile getirdiğini belirtti.
Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine “Teröristleri etkisiz hale getirmek için Suriye’ye gitmek eğer uluslararası hukuka ihlal teşkil ediyorsa, o zaman ABD, İngiltere ve NATO’nun diğer ülkeleri hangi hakla DEAŞ’ın teröristleriyle mücadele etmek için askerler ve savaş uçakları gönderiyor?” diye sorduğunu aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir kez daha Erdoğan haklıydı. NATO’nun da desteklediği ve ABD’nin yürüttüğü koalisyon aracılığıyla DEAŞ’ı yok etmek için karadan ve havadan büyük çaplı askeri bir operasyon yürütüyorduk. Bunu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden açık bir yetki olmadan yürütüyorduk. Tıpkı Türkiye’nin savunduğu gibi, biz de meşru müdafaa ilkesi çerçevesinde hareket ediyorduk.”
Stoltenberg, kitabında, Finlandiya ve İsveç’in üyelik sürecinde Türkiye’nin oynadığı role de değindi. 2022 Kasım ayının başlarında İstanbul’u ziyaret ettiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’ın kendilerini en iyi şekilde ağırladığını şu sözlerle anlattı: “(Boğaz turunda) İstanbul’un eski belediye başkanı olan Erdoğan’ın anlattığı sayısız anekdotla da yolculuk daha da ilginçleşti. Normalde kırmızı ışıklarla aydınlatılan köprüler, bu kez NATO mavisine bürünmüştü. Hava keyifliydi, sohbet kolayca aktı.”
Stoltenberg, Erdoğan’ın kendisine, “Terörle mücadelede yeterince adım atmadılar. Onay sürecinin nasıl ilerleyeceğini belirleyecek olan atacakları bu adımlardır.” dediğini aktardı. İki ülkenin aynı anda üye olmasından yana olduğunu vurgulayan Stoltenberg, “Anahtar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeydi.” ifadesini kullandı.
Stoltenberg, Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakılması olayına değinerek, “Erdoğan, böyle bir saygısızlığa izin veren bir ülkenin, NATO’ya katılma talebini destekleyemeyeceğini açıkça belirtti. Bu olaydan sonra Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasındaki tüm görüşmeler askıya alındı.” değerlendirmesinde bulundu.
Jens Stoltenberg, kitabında, tarih belirtmeksizin, eski Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile Kiev’e dönüş uçuşunda yaptığı bir konuşmaya da yer verdi. Stoltenberg, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin zaman alacağını, İsveç ile Finlandiya örneğinde olduğu gibi adım adım ilerlenmesi gerektiğini vurguladığını, Poroşenko’nun ise bu yaklaşımı yeterli bulmadığını anlattı.
Poroşenko’nun kendisini dikkatle dinlediğini ancak temel görüşlerinden ödün vermediğini vurgulayan Stoltenberg, şu ifadeleri kullandı: “Ukrayna’nın daha fazla silaha ve teçhizata ihtiyacı vardı. Dronlara, tanksavar savunmalarına ve modern hava savunma sistemlerine acil ihtiyaç duyuyorlardı. Türkiye’nin gelişmiş Bayraktar dronlarını tedarik etmesinden dolayı minnettardı, fakat ABD ve diğer NATO ülkelerinin Ukrayna’ya silah satmayı reddetmelerinden hoşnut değildi. Norveç’ten söz etti; ben ise ülkemin, devam eden çatışmalarda yer alan ülkelere silah satmama politikası olduğunu açıkladım.”
Bu noktada Poroşenko’nun, “Tam da savaşta olduğumuz için silaha ihtiyacımız var.” diye itiraz ettiğini aktaran Stoltenberg, ancak her şeyden daha önemli olanın, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına izin verilmesi olduğunu belirtti. Stoltenberg, kitabında, Poroşenko’nun, “Biz Rusya’ya güvenmiyoruz. Ukrayna, NATO üyesi olmadıkça güvende olmayacak.” ifadelerine yer verdi.
Eski NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, kitabında 15 Temmuz darbe girişimine de değinerek, Ankara’ya yaptığı ziyarette, başarısız darbe girişiminin ne denli yıkıcı olduğunu bizzat gördüğünü anlattı.
Stoltenberg, kitabında, ziyaretteki izlenimlerini şu sözlerle aktardı: “TBMM’nin Genel Kurul salonunda beton ve moloz yığınları etrafa dağılmıştı. Üstümde, bir bombanın çatıyı delip geçtiği kocaman bir delik vardı. O sırada yan odada bulunmuş olan birçok milletvekili, bana orayı gösteren parlamenter tarafından anlatılmıştı. Milletvekilleri, o akşam boyunca parlamentoyu korumak için orada toplanmışlardı. Bomba birkaç santim daha yakına düşseydi, pek çoğu hayatını kaybedecekti. Bu, Norveç Parlamentosu’ndaki en büyük salonlardan birinin paramparça edilmesine denk bir olaydı.”
Stoltenberg, 16 Temmuz sabaha karşı darbecilerin bastırıldığını, yaklaşık 300 kişinin hayatını kaybettiğini ve 2 bin 100 kişinin yaralandığını kaydetti. Eski NATO Genel Sekreteri, kitabında, “Darbe gecesi, Türkiye’nin meşru hükümetine desteğimi açıkladım. Türkler, Batı’daki tepkilerden derin bir hayal kırıklığına uğramışlardı; bu tepkilerin çok zayıf ve çok geç olduğunu düşünüyorlardı. Erdoğan bana, ‘Sadece Theresa May, Carl Bildt ve siz arkamızda durdunuz.’ dedi.” ifadelerine yer verdi.
Stoltenberg, Türklerin, diğer müttefiklerden farklı muamele gördüklerini düşündüklerini dile getirerek, şunları yazdı: “Türkler, diğer müttefiklerden farklı muamele gördüklerini hissediyorlardı. Erdoğan, Türkiye’nin aynı şekilde görülmediğine, eğer diğer NATO ülkeleri benzer bir trajedi yaşamış olsaydı, tepkilerin çok farklı olacağına inanıyordu. Erdoğan ve halkı, darbe girişimini bir terör eylemi olarak değerlendiriyor ve daha geniş dünyadan destek arıyorlardı. Erdoğan bana, ‘Her seferinde biz terörizmin kurbanı olduğumuzda hangi dayanışma gösterileri düzenleniyor?’ diye sormuştu.”
Stoltenberg, Norveç Başbakanı olduğu dönemde, Türkiye ile ilişkisinin diğer Batı Avrupa liderlerinden farklı olmadığını, ancak NATO Genel Sekreteri olarak görev yaptığı dönemde bunun değiştiğini vurguladı. Eski NATO Genel Sekreteri, “Türkiye, IŞİD (DEAŞ) ile mücadelede ve nihayetinde NATO’ya yeni ülkelerin kabulü konusunda ülkenin stratejik önemi nedeniyle ilgi odağım haline geldi.” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Andrea Mandorlini'nin görevine son veren Rumen ekibi Cluj, Dan Petrescu ile anlaşamayınca şu anda boşta…
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, babası kalp krizi geçiren futbolcu Lucas Torreira'ya izin verildiğini duyurdu.…
ABD, Ukrayna ile savaşa devam eden Rusya'ya yaptırım uygulama kararı aldı. ABD Hazine Bakanı Bessent…
Bodo/Glimt teknik direktörü Kjetil Knutsen, Galatasaray maçının ardından açıklamalarda bulundu. Atmosfer hakkında konuşan deneyimli hoca,…
Ajax forması giyen Kenneth Taylor, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde oynanan Chelsea maçında kırmızı kart gördü. Yıldız…
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Bodo/Glimt maçının ardından konuştu. Barış Alper Yılmaz'a gösterilen tepki hakkında…
This website uses cookies.