İstanbul’da yaşayan Mehmet Tok (46), 4 yıl önce internet üzerinden aracını 105 bin liraya satılığa çıkardı. Ancak öyle bir dolandırıcılığa maruz kaldı ki elde ettiği tüm servetini kaybetti. Yaptığı şikayetle dolandırıcıların ceza almasını sağlasa da mağduriyetini gideremedi.
İstanbul’da yaşayan Mehmet Tok (46), 4 yıl önce internet üzerinden aracını 105 bin liraya satılığa çıkardı. Bir hafta sonra İlkin C. isimli şahıs aracı almak için Tok’a ulaştı. Taraflar anlaştı ve 16.30’da noterde buluştular. İddiaya göre yarım saat içinde İlkin C.’nin gösterdiği dekont üzerine satış gerçekleşti. Ancak Tok, hesabında parayı göremeyince bir gün sonra suç duyurusunda bulundu. Soruşturmada dekontun sahte olduğu öğrenildi. Ayrıca İlkin C’nin aracı satın aldığı gün farklı birine sattığı anlaşıldı. 4 yıl süren yargılamada suçlamaları kabul etmeyen İlkin C’ye 4 yıl hapis ve 100 bin TL ceza verildi, ancak istinaf mahkemesi cezayı ‘basit dolandırıcılık’ diyerek 2 yıl hapis ve 10 bin TL’ye düşürdü. Karara itiraz eden Tok, “20 yıl para biriktirip, tüm birikimimle o aracı almıştım. ‘Acil satılık’ ilanıyla aracımı ihtiyacım olduğu için satılığa çıkardım ama mağdur oldum. 4 yıl süren davanın sonunda haklı çıktım ancak arabam hala yok” dedi.
Emekli Mehmet Tok, 10 Kasım 2021’de internet üzerinden satışa çıkardığı 2006 model otomobilini, 105 bin TL karşılığında İlkin C. isimli şahsa sattı. Noter işlemleri sırasında İlkin C., banka üzerinden EFT yaptığına dair sahte bir dekont görüntüsü gösterdi. Tok, dekonta güvenerek aracı devretti. Ancak, hesabına para gelmediğini fark eden Tok, 11 Kasım 2021’de savcılığa şikayet başvurusunda bulundu.
‘SATILAMAZ/DEVREDİLEMEZ’ ŞERHİ KONDU
İlkin C., aynı gün aracı Özcan D., Özcan D.’de Şakir S.’a sattı. Araç el değiştirince, mülkiyeti elinde bulunan Şakir S.’ın aracı üzerine savcılık tarafından ‘satılamaz/devredilemez’ şerhi kondu. Şakir S., bu ticarette iyi niyetli olduğunu, tarafları tanımadığını belirterek ihtiyati tedbir kararına itiraz etti. Yapılan incelemede Şakir S., hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi ve el koyma kararı kaldırıldı. Sanık İlkin C. hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan dava açıldı.
CEZA ERTELENMEDİ, HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI DA UYGULANMADI
İlk kararda 4 yıl hapis ve 100 bin TL adli para cezası verildi. Ancak savcılık kararı istinafa taşıdı. İstinaf mahkemesi, bankanın fiziksel bir aracı (dekont aslı) kullanılmadığı için bu eylemin nitelikli dolandırıcılık değil, basit dolandırıcılık olduğuna hükmetti. Dosya tekrar mahkemeye gönderildi. Mahkeme, İlkin C. başından beri dolandırma kastı ile hareket ettiğine kanaat getirdi. Sahte dekont görüntüsüyle karşı tarafı kandırarak 105 bin TL haksız kazanç elde ettiği sabit bulundu. Sanık, basit dolandırıcılık suçundan 2 yıl hapis ve 10 bin TL adli para cezasına çarptırıldı. Ceza ertelenmedi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması da uygulanmadı.
Otomobilin satış sürecini ve sonrasında yaşanılanları anlatan Mehmet Tok, “2021’in 11’inci ayında aracımı internetten satışa çıkardım. Bir kişi aradı beni. ‘Yarın saat 16.30 gibi gelirim. İşten çıkacağım, öyle geleceğim’ dedi, anlaştık. 3 kişi gelip, araca baktılar. Ekspertize göstermeyi teklif ettim. ‘Göstermeye gerek yok, ben de anlıyorum araçtan, babam zaten köy yerinde kullanacak, satmayacağız bunu’ dedi. Daha sonra notere gittik. Noterde bana ‘para gönderildi’ dekontunu gösterdi. Bankamı aradım, sordum. Banka, üzerime yatan para olmadığını ve gönderen kişinin bankasını aramam gerektiğini söyledi. O sırada arabayı sattığım kişi kendi arkadaşını aramış. Bana bankasını aradığını söyleyerek telefonu hoparlöre verdi. Karşı tarafa paranın hesaba düşmediğini ve noterin kapanmasına az kaldığını söyleyerek neden düşmediğini sordu. O zaman aracımı 105 bin liraya satmıştım. Karşı taraf ‘105 bin lira hesaptan çıkış olmuş’ dedi. Ama böyle yüksek meblağ olduğu için, bu bankanın havuzuna düşmüştür dendi. Ben de bankacı sandığım kişiye inandım. Noterde imzayı attım. Aracımı orada gönderdim. Sonra beklemeye başladım. Bu arada da telefonla mesajlaşıyoruz” dedi.
‘MAHKEMEDE KARAR VERİLDİ AMA ARACIM GERİ GELMEDİ’
Tok, “Beni oyalıyor. Meğer arabayı satacakmış. O sırada arka arkaya iki kişiye satmış. Bir daha aradım. Telefonlarıma cevap vermedi. Telefonu ondan sonra iyice kapattı. Önce karakola gittim, orada Cumhuriyet Savcılığı’na başvurmam gerektiği söylendi. Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdum. İkinci ve üçüncü şahıstan dolayı arabaya tedbir koydu. Mahkeme ilerledi. Sonra karar verildi. Arabayı serbest bıraktılar. Ama benim aracım geri gelmedi. Ben haklı çıktım. Haklı çıksam ne olur. Karşı tarafa 100 bin lira para cezası kestiler. Bana hiçbir şey yok. 4 yıl hapis cezası verdiler. Adamlar herkesi dolandırıyor. Sonra İstinaf Mahkemesi’ne gitti. İstinafta 100 bin para cezası 10 bin liraya düşürülmüş. 4 yıl hapis cezası da 2 yıla düşürülmüş. Benim arabam gitti. İhtiyacım vardı aracımı öyle sattım. 15 – 20 yıldır para biriktirip araç aldım” diye konuştu.
KALAY: BU KARAR KESİN OLMAK ÜZERE VERİLDİ
Mehmet Tok’un avukatı Ece Rukiye Kalay da “Müvekkilimizin yaşamış olduğu mağduriyet sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir şikayette bulunduk. Savcılığın yapmış olduğu soruşturma neticesinde, sanıklar hakkında dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle bir iddianame hazırlandı. Bu iddianamenin hazırlanması akabinde, sanık ağır ceza mahkemesinde yargılandı. Bu yargılama sonrasında, yerel mahkeme tarafından sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle 4 yıl hapis cezası ve 100 bin TL adli para cezasına hükmedildi. Verilen bu karar istinaf mahkemesine taşındı. İstinaf mahkemesinde maalesef ki yerel mahkemede vermiş olduğu karar daha alt sınıra düşürüldü. 4 yıl verilen hapis cezası 2 yıla düşürüldü, 100 bin TL adli para cezası ise 10 bin TL’ye düşürüldü. Maalesef ki bu karar kesin olmak üzere verildi. Dolayısıyla hakkaniyet noktasında müvekkilimizin mağduriyeti giderilmemiş oldu. Bu anlamda avukat olarak bizler elimizden gelen her şeyi yaptık. 4 yıl boyunca süreci çok yakından takip ettik” ifadelerini kullandı.
‘SÜRECİ ELİMİZDEN GELDİĞİNCE HASSAS YÜRÜTTÜK’
Kalay, “Süreci elimizden geldiğince hassas olarak yürüttük. Ancak burada oluşan mağduriyet giderilmemiş oldu. Sanık zaten şu an hali hazırda tutuklu, cezaevinde ve bu işi meslek haline getirmiş. Bunlar zaten organize. Yani o telefondaki bekleyen, ‘karşı tarafın banka hesabına düşmüştür’ diyen de bu işin içerisinde. Ancak bu yargılamaya konu olmadı. Bu kişiler hakkında savcılık, takipsizlik kararı verdi. Burada sadece bir kişinin yargılanmasına karar verildi. O da şu an zaten hali hazırda cezaevinde. İstinaf mahkemesi, yerel mahkemenin kararını şu açıdan bozdu. Yerel mahkeme ‘burada suçun nitelikli hali işlenmiştir’ şeklinde karar verdi. İstinaf mahkemesi ise hayır ‘burada suçun nitelikli hali işlenmemiştir, burada suçun basit hali işlenmiştir. Bu suçun nitelikli unsurları oluşmamıştır’ şeklinde bir karara hükmetti” diye konuştu.
Kalay, “Zaten 16 sonrası randevu alıyorlar. Dolayısıyla noterin kapanmak üzere olduğu bir saat, bankaların kapanmak üzere olduğu bir saat. Müvekkilimiz kendi bankasını aradığında henüz bizim havuzumuza düşen bir para yok şeklinde cevap alsa da karşı taraf telefonu hoparlöre almak suretiyle suç işlenmiş. ‘Karşı tarafın hesabına düşmüştür’ Şu saatte şu tarihte şeklinde bir bilgi veriyor. Tabii ki sonra müvekkil de dekonta bakıyor. Dolayısıyla burada inanıyor. Bu insanlık hali hepimiz inanabiliriz. Lütfen bu tür araç, ev alımında ve satımında son derece dikkat edin. Öncelikle kendi bankanızdan teyit alın. Kendi bankanızdan teyit almadan asla noterde o imzayı atmayın. Cezaların öncelikli olarak toplumu suçlulardan korumak, suçlunun ehlileşmesi, suçlunun ıslah olmasına hizmet etmesi gerekirken burada cezanın daha da alt sınırı düşürülerek bu amacından çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
News
